Ve Ben Gidemiyorum…

6473 |

Merhaba, “her zaman olduğu gibi” Aklını Kullanan Kız…
Bu mektubu yazmadan önce çok düşündüm. Bir yanım yazıyor… Bir yanım yazmıyor… Sonunda elimde kâğıt kalem.
Nasıl başlamalıyım, bilmiyorum. Çünkü ilk kez bir aşkın mektubunu yazıyorum. Öncelikle teşekkür etmeliyim!
Sen olmasan, bu başarıyı yakalayamazdım. Müjde! Sınavdan 138 puan aldım! Senin sayende tabii ki… Geçen yıl 140 puan almıştım. Bu sene 138 puan. Hedefimin çok çok altında… İyi ki sen varmışsın, demek ki sen de olmasan daha düşük puan alacaktım! Yine de “senin canın sağ olsun” diyorum.
Senin kaç puan aldığını ve nereleri kazanabileceğini merak etmiyorum! Çünkü biliyorum sen yapabileceğinin en iyisini yapmışsındır. Hedeflediğin puanın üzerinde aldığından eminim. Matematikten kaç tane yaptığını da merak etmiyorum! Çünkü fullediğinden eminim! Matematik Uzmanı’yla çalışmaların bir başarıyı sana getirmiştir! Aslında sen beni biraz olsun geliştirdin. Senden önce Candan Erçetin dinlemezdim. Şimdi sıkı sıkıya sarılıyorum şarkılarına.
“Unut sevme beni / bu aşkın sonu / ne yazık ki hicran / gözyaşı dolu” diyorsun. Ağlıyorum… Birdenbire “Elbette” diyorsun ve hayata dönüyorum.
“Elbette”ye tutunuyorum. Yaşama sıkı sıkı sarılıyorum… Ve yine “senin canın sağ olsun” diyorum.
Aslında senin beni anladığını zannetmiyorum. Çünkü sen beni anlamadın. Seni ne kadar çok sevdiğimi anlayamadın. Yani bu basit bir şey değildi. Yani bir gecelik aşklar gibi değildi… Çünkü ben hiçbir zaman bir gecelik aşkların hikâyesini yazmadım… Sen farklıydın… Seni gerçekten sevmiştim. Aslında tek sen değil, sevdiğim bütün kızlar beni anlamıyor. Okulda sınıfın en güzel kızına âşık olurum anlayamaz, dershanede bir kız severim anlayamaz. Mahallenin en güzel kızına âşık olurum anlayamaz… Yani bütün aşklarım kanatır beni… Bu işin sonu nereye varacak bilemiyorum… Ya bu aşklar beni öldürecek… Ya da ben bu aşkları öldüreceğim…
Dershaneye geldiğim son gün sana verdiğim yazıyı okumadın galiba. Belki de fazla okumadın… Gözlerinden belliydi okumadığın… Ve yanındaki matematik uzmanından…Keşke okusaydın. Çünkü bu sana yazdığım son yazıydı, “sonun” yazısıydı. Başlamadan biten bir aşkın sonu… Şimdi o yazıyı gönderiyorum sana… Hani hatırlarsan, sen bana bir başka hikâye için, “Bu hikâyenin sonunu değiştir.” diye not yazmıştın. Aslında bu onun devamı gibi bir şey. Ben, o hikâyenin sonunu değiştirmedim yeni bir hikâye yazdım. Duygularıma yenildim ama aklımı kullandım!
İkisi de farklı yönlerde yürümeye başladı… Gecenin karanlığı ikisinin izini de kaybettirdi… Ve o öpücük yaşanmadan biten bir tarihin mührüdür artık. ‘Keşke okusaydın
bu yazıyı… Çünkü o gün dershanedeki son günümdü. Ve belki dedim, hani bu yazının sonundaki gibi küçük bir buseyle ayrılırız. O bile yetecekti ama matematik uzmanı ve sen el birliğiyle bu hayalimi öldürdünüz!

O gün bir de şiir vardı sana yazdığım… Onu da okumadın doğal olarak… Keşke okusaydın… Belki seni ne kadar sevdiğimi anlardın… Aslında anlasan da ne değişecekti ki? Bu şiiri de yazıyorum “bir şarkı gibi…”
Aslında beni en fazla yaralayan olay, matematik uzmanıydı. Ben ne hayallerle gelmiştim oraya… Ve karşılaştığım manzara… “Yine de senin canın sağ olsun” diyorum. Ve şunu merak ediyorum. Ben sana o kadar şiirler yazdım, hikâyeler anlattım, beni sevmedin! O seni nasıl etkiledi, bunu merak ediyorum? Ama doğru, o koskoca bir ‘matematik uzmanı’ bense sadece aptalca şiirler yazan, yüreği duygulu salağın biriyim. Sen her zaman aklınla hareket
ettiğin için, seni sevenin de aklıyla hareket etmesi lazım. “Matematik uzmanı” gibi!
O gün yazdığım şiiri de gönderiyorum. Siz orada matematiğin kitabını yazarken, ben arka sıralarda senin şiirini yazıyordum.
Ve ben gidemiyorum. Bağlanmışım gözlerimden çünkü… Senin için en son yazımı 18 Haziran’da yazdım. Zaten o günden sonra ne bir şiir yazdım ne de hikâye.
Sınav o kadar süper geçmişti ki eve gitmeye bile çekindim! Tabii senin hakkını yememek lazım. Sen olmasan bu başarıyı yakalayamazdım! Bu yazıyı televizyonda açıklanan sorulardan sonra yazdım: “Ben hayatta en çok hayallerime yenildim.”
Şimdi bunları sana niye yazıyorum bilmiyorum… Bildiğim tek şey… Boş ver! İstersen bu mektubu yırtıp at! İstersen de yine boş ver. Adresimi yazmak istemiyorum… Ama bir yanım yaz diyor ve yazıyorum.

K.dolap M. V.K.C. No:38 34050 ABK / İST.

Hani belki sen de bir şeyler yazmak istersin bir iki satır
da olsa… Bir şeyler karalamak istersin… Yazmasan da yine
de “senin canın sağ olsun” diyorum. O çok sevdiğim gözlerinden öpüyorum.

20.08.2000

Şiiri Değerlendir
tick image
Şiiri Paylaş